KPSS Türkçe 4. Deneme Sınavı Çöz

Süre:

Üniversite yalnızca — değil, aynı zamanda — gelişme olanağı bulduğu bir ortam olmalıdır. Aksi takdirde estetik duyarlılıktan uzak, kültürel yönden fakir bir toplumun ortaya çıkma tehlikesi doğar.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


A
fen alanlarının öğretildiği bir yer - beşeri bilimlerin de
B
ders verilen binalar topluluğu - sosyal ortamların
C
kültürel etkinliklerin yapıldığı bir ortam - asıl gayesi olan bilimin
D
pozitif bilimlerin icra edildiği bir yer - alternatif ilimlerin
E
araştırma yapılan ve bilim üretilen bir yer • kültür ve sanatın

Seslerin ve harflerin yan yana gelerek kelimeleri oluşturması, sonra o kelimelerin insan denen varlığın bütün ruhunu aydınlatıveren sihirli anlamlara, cümlelere dönüşüp duyguları, dilekleri, özlemleri seslendirmesi başlı başına mucizevi bir şey olmalıdır, işte sözlükler, iki kapakları arasında bu mucizevi hadisenin hamurunu saklarlar.

Bu parçadaki altı çizili sözün, sözlükler ile ilgili anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?


A
Kelimelerin anlamını barındırdığı
B
Konuşmanın temelini oluşturduğu
C
Bazı şaşırtıcı yönlerinin bulunduğu
D
Olağanüstü oluşumun özünü tuttuğu
E
Hayatın her alanından yararlanıldığı

I. Usta eleştirmen yaptığı her eleştiride uygun bir dil kullanmayı bilmiştir.

II. Bu eleştirmenin şimdiye kadar yaptığı bütün eleştirilen, bir eleştirmen arkadaşı geçen ay kitaplaştırarak okuyucularla buluşturmuştur.

Bu iki cümlenin anlamca doğru birleştirilmiş hali aşağıdakilerden hangisidir?


A
Usta eleştirmenin bütün eleştirileri uygun dille yapıldığı için başka bir eleştirmen tarafından kitap hâline getirilmiştir.
B
Başka bir eleştirmen tarafından geçen ay kitap hâline getirilen usta eleştirmenin bütün eleştirilerinin dili gayet uygundur.
C
Yaptığı bütün eleştirileri eleştirmen bir arkadaşı tarafından geçen ay kitap hâline getirilerek okuyucularla buluşturulan usta eleştirmen, her eleştirisinde uygun bir dil kullanmıştır.
D
Bütün eleştirilerinde uygun bir dil kullanan usta eleştirmenin bütün eleştirileri, eleştirmen bir arkadaşı tarafından kitap hâline getirilerek okuyuculara sunulmuştur.
E
Yaptığı bütün eleştirileri eleştirmen bir arkadaşı tarafından geçen ay kitap hâline getirilerek okuyucularla buluşturulan usta eleştirmen, her şiirinde uygun bir dil kullanmıştır.

Kendi yaptığı maymuncukla tüm güçlük kapılarını zorlayan biri, bir süre sonra maymuncuğu kullanabilmek için kilit yapımına geçer.

Parçada bahsi geçen kişinin kilit yapmaya başlaması aşağıdaki yorumlardan hangisiyle açıklanabilir?


A
Hakikatin bilgisine ulaşmıştır.
B
Aracı amaç haline getirmiştir.
C
Deneysel yöntemler kullanmaktadır.
D
Objektifliğini yitirmiştir.
E
Eylemlerinin temelinde yararlılık ilkesi vardır.

Şairin şiirlerinde aşk ve devrim ön plandadır. Aşk, belki de alaya alınmayan, şairi devrim kadar heyecanlandıran bir duygudur. Evren, Yelken, Yapraklar, Şiir Sanatı dergilerinde yayımlanan şiirleriyle tanındı 1965'ten sonra, Halkın Dostları dergisinde çıkan şiirleriyle toplumcu özü öne alan bir şair diye ünlendi. İmgeci şiiri küçümseyip yalın ve toplumcu şiire geçmeyi bildi ve siyasal düşüncenin şiirde eritilmesini amaçladı.

Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?


A
Ünsüz yumuşaması
B
Ünsüz düşmesi
C
Ünsüz benzeşmesi
D
Ünlü daralması
E
Ünlü düşmesi

Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinin yazımında yanlışlık yapılmıştır?


A

Türkiye zengin yer altı kaynaklarına sahip bir ülke olarak dünyada önemli madenlerin rezervlerini bulundurmaktadır.

B

Meteoroit ile gök taşı, aynı kavrama karşılık gelmektedir, meteor ise yüksek hızlarda atmosfere girerek yanan meteoroitlerdir.

C

Beş duyumuz aracılığıyla bizleri harekete geçiren olayların yüzde 90'ından fazlası biline altıyla algılanır.

D

Sevdiğimiz insanlara gösterdiğimiz güler vüzü bizi seven insanlara da göstermeliyiz

E

Dünya'nın herhangi bir şekilde iki yarım küreye bölünmesi pek çok matematiksel hesaplamayı kolaylaştırmaktadır.

Bazı eleştirmenlere göre şiirde öz . (I) anlatımdan

önemliymiş ... (II) Gel de buna cevap verme şimdi ! (III)

Madem konu bu kadar önemli . (IV) neden herkes şair

olamıyor ? (V)

Bu parçada numaralandırılmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?


A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V

(I) Okuma, tutkuların en soylusudur. (II) Ekmek nasıl bedeni beslerse o da öyle ruhu besler (ili) Bir yazar, okuma için “tatlı tatlı kendinden geçme’ demiştir. (IV) Büyük yazarlar ömürlerinin yarısını okumakla geçirmişlerdir. (V) Bir başka yazar da ‘Çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği kederim olmamıştır' der

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerin hangisinin yükleminde çatı özelliği aranmaz?


A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ek eylem kullanılmamıştır?


A
Okunmak için yazmadığını ileri süren romancı ya çok garip bir yaratık ya da bir yalancıdır.
B
Sanat ürünlerinin güzelliğinin kişiden kişiye değiştiği görüşünü kimse yadsıyamaz.
C
Halkın bir eseri beğenmesi, onda kendi duygularının ifadesini bulması demektir.
D
Geniş halk yığınlarının beğenip yücelttiği eserler gerçek anlamda yetkin sanat ürünleridir.
E
Sanatçı, yaratabilmek için devrinin duygularından esinlenmek zorundadır.

(I) Denemede öğretici olmak yetmez, bir de denemecilerin üslupçu olmaları, dilin bütün inceliklerinden yararlanabilmeleri gerekir. (II) Denilebilir ki deneme, şiirden sonra, daha doğrusu şiirle birlikte, az sözle çok söyleme sanatıdır, (III) Bunu en ustaca yürüten denemecilerin başında Ahmet Haşim gösterilebilir. (IV) Haşim, denemelerini bir kuyumcu gibi işler. (V) Onun yazdıklarından bir tek sözcük çıkaramayacağınız gibi onlara bir tek sözcük de katamazsınız.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerden hangisinde bileşik sözcük kullanılmamıştır?


A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V

(I) Dış kapının kemeri altından Taç Mahal'e bakıyoruz. (II) Servili bir su kanalının sonunda onun klasik olduğu kadar esrarlı güzelliği ve bilhassa hatırası bizi kendine doğru çekiyor. (III) Geniş bir mermer taraça ortasında büyük bir kubbe ve yanında daha küçük kubbeler... (IV) Oranlarında o kadar ahenk var ki uzaktan görünen hafifliği, yaklaştıkça bir ihtişam manasına bürünür. (V) Kapı eşiğinde ise ulu ve baş döndürücü bir heybet alır.

Bu parçada numaralandırılmış cümlelerden hangisinde bir deyim, sıfat görevinde kullanılmıştır?


A
I
B
II
C
III
D
IV
E
V

Bazı kitaplar vardır, elinize aldığınızda adeta zaman durur, ilerlemez Kıvranır durursunuz, bitmez, bir türlü Ne bir zevk alırsınız ne size hitap eden
bir yön vardır Anlamıyorum ben bazı yazarları mademki bir kitap yazıyorsunuz biraz özen gösterin yazdıklarınıza, ûyle bir anlatın kı anlatımınız kimseye benzemesin. Ha bir de şuna sinir oluyorum yazarın biri çıkıp şöyle bir cümle kuruyor: ‘Sizin de vurgulamış olduğunuz gibi. " Yahu cümleyi ne diye uzatıyorsun? ‘ Sizin de vurguladığınız gibi...", diye başlasan ne kaybedersin? Yazarlığında bir eksiklik mi olur? Yoksa yazdıkların az mı okunur?

Yukarıdaki parçada yazarların anlatımlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi eleştirilmemiştir?


A
Akıcılığa dikkat edilmemesi
B
Özgünlüğe dikkat edilmemesi
C
Yalınlığa özen gösterilmemesi
D
Duruluğa dikkat edilmemesi
E
Etkileyiciliğe dikkat edilmemesi

(I) Yaşar Kemal romanlarında, olaylar genellikle Çukurova’da geçer. (II) Zenginlerini toprak ağalarının halk üzerindeki baskı ve zulümleri dile getirilir. (III) Köyün ve köylülerin sorunları en ince ayrıntılarıyla ortaya konur. (IV) Köylüler genellikle ağaların tarlalarında çok düşük ücretlerle çalıştırılır ve genellikle de paralarını alamaz. (V) Köyden ayrılmak ve başka yerlere de gitmek yasaktır. (VI) Yaşar Kemal, olayları öyle canlı ve akıcı anlatır ki romanı okurken o köylülerin yaşadıklarını iliklerinize kadar hissedersiniz. (VII) Yaşar Kemal, köylüleri mazlum, ağaları ise zalim olarak gösterir eserlerinde. (VIII) Bunun nedeni de onun sosyalist dünya görüşünü anlatabilmek için roman ve hikâyeleri bir araç olarak görmesidir.

Bu parçada numaralandırılmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?


A
III
B
IV
C
V
D
VI
E
VII

(I) Sahnenin tozunu ilk yuttuğunda çocuk denecek yaşlardaydı ve o günden bu yana inmedi sahneden. (II) Tiyatroda oyunculuk dışında oyun yazarlığı, yönetmenlik, çevirmenlik uğraşları da oldu. (III) Tiyatro dünyamızın en kıdemlilerinden, en renkli kişiliklerinden biri olan, seyircisiyle müthiş bir iletişim kurabilen bu yetenekli sanatçının ilgi alanı, tiyatroyla sınırlı kalmıyor. (IV) Güncel konular üzerine yazdığı yazılarıyla düşüncelerini, eleştirilerini okurlarıyla paylaşıyor. (V) O, aynı zamanda bir konuşma, bir anlatım ustası. (VI) Anlatanla dinleyeni, okuyucu ile seyirciyi bir araya getiren bir usta.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralandırılmış cümlelerden hangisiyle başlar?


A
II
B
III
C
IV
D
V
E
VI

I Büyük Fransız şair ve düşünce adamı Valery, aslanın vücudu yediği şeylerden oluşur, der; bu fikir fertlerin kültür hayatına olduğu kadar milli kültür sahasına da uygundur.

II. Dünya ve Türk tarihinde yabancı kültürleri benimsemek yüzünden yok olan devletler vardır.

III. Fakat aslan yediği bütün hayvanları vücuduna dağıtır, insanlar ve toplumlar da öyledir

IV. Her fert dışarıdan kendi bünyesine uygun olanları seçer, bu bakımdan seçilenler son derece önemlidir.

V. Nasıl hayvanlar ve insanlar bünyelerine uygun olmayan gıdaları alınca rahatsızlanır, hastalanır hatta ölürlerse milli varlığa uygun olmayan yabancı kültürler de milletleri öldürebilir.

VI. Nasıl ki bir fert maddi ve manevi şahsiyetini dışarıdan aldığı gıdalarla geliştirebilirse milletler de öyledir.

Bu parçada numaralandırılmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için hangilerinin birbriyle yer değiştirmesi gerekir?


A
I ve IV
B
II ve V
C
II ve VI
D
III ve VI
E
IV ve V

Sanat, sanatçıların tekelinde değildir. — Nitekim okuma yazma bilmeyen bir ninenin söylediği manide. anlattığı masalda ayrı bir estetik ve güzellik vardır. Konuşma sırasında etkileyici ifadeler kullanmak da sanatsallıkla açıklanabilir. Bazı sanatçıların bu insanları küçümsemesini ise hiç anlayamıyorum.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?


A
Sanata ilgi duymak, az çok kültürlü biri olmayı gerektirir.
B
Söz sanatlarını herkes yeri geldikçe kullanabilir.
C
Herkes sanata az çok ilgi duyar.
D
Sanatçı olmayanlar da dili sanatsal bir şekilde kullanabilir.
E
Sanatçıların kişisel anlayışla eser vermesi sanatı olumsuz yönde etkilemez.

FinlandiyalI tarihi roman yazarı Mika Waltarinin 1935 te yayımladığı, pek de popüler kabul edilmeyecek, yalın bir dille yazdığı ve edebi niteliklere sahip romanı ‘ Suun lllusıom", iki yıl önce bir yayınevi tarafından yemden basılınca beklenmeyen bir durum yaşandı ve roman pek çok ülkede ’çoksalar’ oluverdi. Yayıncıların ve eleştırmenlenn beklemediği bu geç gelen şöhreti çeşitli nedenlere bağlamak mümkün elbette fakat edebiyatta fark edilmenin bir kuralı olduğunu söylemek zor. Kimileri bunu biraz talihli olmaya bağlasa da günümüz okurunun beklentılennı tam kestirememenin zorluğu, bir kitabın başarısını görmeyi engelliyor.

Bu parçada söz konusu romanın çok satması aşağıdakilerden hangisine bağlanmıştır?


A
Tarihi konulardan söz etmesine
B
Edebi yönünün kuvvetli olmasına
C
Çağdaş okurun isteklerim karşılamasına
D
Yalın bir dille yazılmasına
E
Toplumsal konulara değinmesine

Daha çok, her biri birer öykü anlatan kadın yüzleri ile tanınan Fikret Mualla, Türk resminin sıra dışı ressamlarından biridir. İmgenin, zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi arzulanan bir yanılsama olduğunu bilen tüm ressamlar gibi, Fikret Mualla da varoluşunu keskin bir gözlem ve hayal gücü birlikteliğine adar. Bir imge avcısı olarak kendi zamanını bir sismograf titizliğiyle kaydeder, görünüş dünyasını fazlalıklarından arındırır, resmin sembolik bir yeterlilik taşıyacağına inanır.

Bu parçadan hareketle bahsi geçen ressamla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?


A
Sanatının bel kemiğini, katıksız bir gerçekçilik oluşturmaktadır.
B
Portreleri, resim anlayışındaki dönüşümlerini aktarmaktadır.
C
Sürrealist çalışmalarıyla tanınmaktadır.
D
Son dönem resimleri portrelerinden daha çok ilgi toplamaktadır.
E
Portrelerinde gerçekle düşseli birleştirmeye çalışmaktadır.

Türkiye'deki acil servislerin en önemli sorunu aşırı yoğun olması Geçen yıl 110 milyondan (azla kişi acil servislere başvurdu. Türkiye Acil Tıp Demeği Başkanı Prof. Dr. Yıldıray Çete, acil başvurusunun nüfusu geçtiğini belirterek bunun da hizmet kalitesini olumsuz etkilediğini söyledi. ‘ Dünyada acil servis başvuru oranı nüfusundan daha fazla başka bir ülke yok ' diyen Çete ‘ Örneğin ben, acile yakınını getirmiş, ondan 10 dakika sonra da kendisine gınş yapmış hasta görüyorum Nedenini sorduğumda ‘Gelmişken bir baktırayım' diyor Acil servisin amacının bu olmadığını halkımız öğrenmeli ' dedi.

Bu parçaya göre acil servislerin hizmet kalitesi nasıl artırılabilir?


A
Acil servis çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirerek
B
Acil servislere başvuran hasta sayısını kısıtlayarak
C
Acil servislerde çalışan personel sayısını arttırarak
D
Acil servislere hangi durumda başvurulacağı konusunda insanları bilinçlendirerek
E
Acil servisleri teknik donanım açısından zenginleştirerek

Eserlerinin konularını İstanbul'dan ve yakın çevreden seçen sanatçı, sade bir dille yazdığı hikâye ve romanlarıyla tanınmıştır. Türk edebiyatında natüralizmin öncüsü kabul edilen yazar, ‘ Sanat, halk içindir ' anlayışını benimsemiştir. Romanlarında olayın akışını durdurup bu olayları ortaya çıkaran etkenleri anlatır, felsefi görüşlere dalar, konu bütünlüğünü bozan ayrıntılar verir okurlarına Yaşadığı dönemin toplumsal bozukluğu, en büyük sorunu kabul edilen yanlış Batılılaşma konusunu eserlerinde etraflıca işlemiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


A
Olaylara yol açan nedenleri araştırır.
B
Dönemindeki bazı sorunları detaylı anlatır.
C
Sosyal olaylar pek fazla ilgisini çekmez.
D
Halkın zevk ve dilini dikkate alarak yazar.
E
Eserlerinde halkın özelliklenni özenle işler.

Yaşar Kemal hayattayken ‘Yaşayan en büyük yazarımız kim?‘ sorusu kimsenin aklına gelmezdi. Ölümünün ardından bunu düşünmek bile Yaşar Kemal'in edebiyatımızda nasıl bir zirve olduğunu gösteriyor. Farklı edebi tavırlarda ki okur ve yazarların üzerinde bu kadar uzlaştığı isim azdır Bir tek Fazıl Hüsnü Dağlarca geliyor akla. Büyük şairler ve yazarlar hakkında ki sessiz uzlaşı onun için de geçerliydi Dağlarca nasıl bütün bir Cumhuriyet Dönemi şiiri demekse, Yaşar Kemal de Cumhuriyet Dönemi romanıydı ‘Son büyük destancı’ nitelemesi arkasından sık kullanıldı kı bu hiç de abartılı bir niteleme değildir Bu yüzden Yaşar Kemal'in ölümüyle beraber bir çağ kapandı, denebilir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?


A
Yaşar Kemal'in ölümüyle destansı anlatım tarzının sona erdiğine
B
Cumhuriyet Dönemi romanının İçe kapanık bir özellik taşıdığına
C
Şiir alanında Dağlarca'nın iyi bir ününün olduğuna
D
Bazı yazarlarımızın yaşarken kıymetinin bilinmediğine
E
Farklı düşüncelere ait okur ve yazariann Yaşar Kemal hakkında fıkır birliği sağladığına

Eğitimli, öğrenimli insanlar, kitapların içindekileri okuyanlardır. Düşünürler, dâhiler ve dünyayı aydınlatıp insan soyunun ilerlemesine katkıda bulunmuş olanlar ise doğrudan tabiat katından yararlananlardır. Çünkü ancak onlar, kendilerine vergi kişisel özelliklenyle yeni şeyler keşfedip insanlığın medeniyet duvarına yeni bir tuğla koyabilir.

Bu parçadan çıkarılabilecek sonuçlar arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?


A
Bilgi, bilim ve deneyim bir araya gelirse ilerlemenin kapısı aralanmış olur.
B
İnsanoğlu, bugünkü uygarlık seviyesine yetenekli insanların buluşlarıyla gelmişlerdir.
C
Eğitim ve öğrenim yoluyla yalnızca var olan bilgilere ulaşılabilir.
D
Düşünürler ve dâhiler, eğitim ve öğrenim yoluyla edinilen bilgilerle yetinmezler.
E
Doğanın sırlarını kendi doğal yetenekleriyle keşfedenler, ilerlemenin mimarlarıdır.

23-24. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Gençler, yazdıkları romanlarda kendi ruhlarının kör düğümlerini yine kendileri çözmeye uğraşırlarsa hayal tarafı ayıklanmak şartıyla bu tahlillerden doğru sonuçlar çıkarılabilir. Fakat ilk gençlik devresi feveran çağı olduğu için tahlili roman kabiliyetinin üremesine pek az müsaittir ve bundan ziyade şiir ve hikâye gibi daha kısa, koyu ve mürekkep ifade araçlarını tercih ettirir.

Bu paragrafta asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


A
Gençler kendi romanlarını kendileri tahlil etmelidirler.
B
Roman tahlillerinde doğru sonuca ulaşmak gereklidir.
C
Gençliğin ilk dönemleri. roman yazmak için yeterli bir olgunluk çağı değildir.
D
Gençler şiirin ve öyküyü romandan daha çok sevmelidir.
E
Gençler şiir ve hikâye tahlili yapmamalıdır.

23-24. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Gençler, yazdıkları romanlarda kendi ruhlarının kör düğümlerini yine kendileri çözmeye uğraşırlarsa hayal tarafı ayıklanmak şartıyla bu tahlillerden doğru sonuçlar çıkarılabilir. Fakat ilk gençlik devresi feveran çağı olduğu için tahlili roman kabiliyetinin üremesine pek az müsaittir ve bundan ziyade şiir ve hikâye gibi daha kısa, koyu ve mürekkep ifade araçlarını tercih ettirir.

Bu parçada altı çizili sözle şiir ve hikâyenin hangi özelliği vurgulanmaktadır?


A
Coşkulu duyguları aktarabilecek dinamikliğe sahip olmaları
B
Yoğun anlatımlı ve bünyelerinde birden çok unsur barındırmaları
C
Kolay yazılabilir ve kısa olmaları
D
Herkese hitap eden bir dile sahip olmaları
E
Hayalet unsurlara daha rahat yer verilebilecek potansiyel taşımaları

25-26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Dilimizin yalınlaşmaya, düzeltilmeye ve kanaatime göre Arapça ve Farsçadan olabildiğince uzaklaşmaya asıl Türkçeye yaklaşmaya gereksinmesi vardır. Dahası içerdiği duygular ve düşüncelerle birleştirilemeyen Farsça sıfat tamlamalarıyla art arda gelen ad tamlamalarına da rastlanıyor. Buna karşın umarız yeni edebiyatçılarımız, bu noktaları da gözden uzak tutmayarak Avrupa'nın yazınsal yapıtlarını örnek almakla birlikte öykünmeden çekinerek olabildiğince yalın Türkçe yazmaya çaba harcayarak yazım konusunda da asıl kural ve kök bağlantılarından çok fazla ayrılmamaya çalışacaklardır.

Bu parçada altı çizili sözle verilmek istenen anlam aşağıdaki cümlelerden hangisinde vardır?

 


A
Türk geleneksel şiirinin esintilerine yeni ses ve biçimler eklediği, aruzu özgün bir şekilde kullandığı kabul edilen şairin pürüzsüz bir şiir dili vardır.
B
Olguların önermeleri ispatlayamayacağı ve mantığın hiçbir yanılgıya düşmeden teorinin içeriğini artıramayacağı gündeme gelince bütün teorilerin eşit seviyede ispatlanamaz oldukları kanısı yayılmıştır.
C
Son derece zengin, renkli bir şiir evrenine sahip olan Cemal Süreya'nın dizelerinde modern çağın dikkatli okurunu heyecanlandıracak girift bir yapı vardır.
D
Farklı zenginlikleri de içinde barındırarak zengin bir içerikle sanatsal bir anlatıma oldukça fazla yer vermektedir.
E
Olguların önermeleri ispatlayacağı gündeme gelince bütün teorilerin eşit seviyede ispatlanamaz oldukları kanısı yayılmıştır.

25-26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Dilimizin yalınlaşmaya, düzeltilmeye ve kanaatime göre Arapça ve Farsçadan olabildiğince uzaklaşmaya asıl Türkçeye yaklaşmaya gereksinmesi vardır. Dahası içerdiği duygular ve düşüncelerle birleştirilemeyen Farsça sıfat tamlamalarıyla art arda gelen ad tamlamalarına da rastlanıyor. Buna karşın umarız yeni edebiyatçılarımız, bu noktaları da gözden uzak tutmayarak Avrupa'nın yazınsal yapıtlarını örnek almakla birlikte öykünmeden çekinerek olabildiğince yalın Türkçe yazmaya çaba harcayarak yazım konusunda da asıl kural ve kök bağlantılarından çok fazla ayrılmamaya çalışacaklardır.

Bu parçada anlatılanlardan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?


A
Dilimiz, Arapça ve Farsçanın etkisindedir.
B
Yeni edebiyatçılar, Farsça tamlama kullanmamışlardır.
C
Söz sanatlarından abartmalardan mecazlardan uzak durulmalıdır.
D
Batı edebiyatı örnek alınırken taklitçilikten uzak durulmalıdır.
E
Yazım kuralları konusunda sözcüklerin kökü dikkate alınmalıdır.

27-30. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız.

Bir üniversitenin müzik bölümünde okuyan Aylin, Bora, Cüneyt, Didem ve Efşan adlı öğrenciler yaylı enstrümanlardan keman ve çello; üflemeli enstrümanlardan yan flüt ve ney gibi müzik aletlerinin kullanabilmektedir. Öğrencilerin hangi müzik aletini kullandıkları ile ilgili kimi bilgiler şu şekildedir:

* Aylin yan flüt çalabilmekte ancak çello çalamamaktadır.

* Cüneyt yaylı enstrüman kullanmamaktadır.

* Cüneyt'in çalabildiği en az bir enstrüman vardır.

* Bora ve Didem üflemeli enstrümanların ikisini de kullanabilmektedir.

* Her enstrümanı kullanan kişi sayısı aynıdır.

Buna göre,

I. Aylin,

II. Cüneyt,

III Efşan

kişilerinden hangileri ney çalabilmektedir?


A
Yalnız I
B
Yalnız II
C
I ve II
D
II ve III
E
I. II ve III

27-30. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız.

Bir üniversitenin müzik bölümünde okuyan Aylin, Bora, Cüneyt, Didem ve Efşan adlı öğrenciler yaylı enstrümanlardan keman ve çello; üflemeli enstrümanlardan yan flüt ve ney gibi müzik aletlerinin kullanabilmektedir. Öğrencilerin hangi müzik aletini kullandıkları ile ilgili kimi bilgiler şu şekildedir:

* Aylin yan flüt çalabilmekte ancak çello çalamamaktadır.

* Cüneyt yaylı enstrüman kullanmamaktadır.

* Cüneyt'in çalabildiği en az bir enstrüman vardır.

* Bora ve Didem üflemeli enstrümanların ikisini de kullanabilmektedir.

* Her enstrümanı kullanan kişi sayısı aynıdır.

Buna göre,

I. Aylin,

II. Bora,

III. Efşan

kişilerinden hangileri en az üç enstrüman çalabilmektedir?


A
Yalnız I
B
Yalnız II
C
I ve II
D
II ve III
E
I, II ve III

27-30. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız.

Bir üniversitenin müzik bölümünde okuyan Aylin, Bora, Cüneyt, Didem ve Efşan adlı öğrenciler yaylı enstrümanlardan keman ve çello; üflemeli enstrümanlardan yan flüt ve ney gibi müzik aletlerinin kullanabilmektedir. Öğrencilerin hangi müzik aletini kullandıkları ile ilgili kimi bilgiler şu şekildedir:

* Aylin yan flüt çalabilmekte ancak çello çalamamaktadır.

* Cüneyt yaylı enstrüman kullanmamaktadır.

* Cüneyt'in çalabildiği en az bir enstrüman vardır.

* Bora ve Didem üflemeli enstrümanların ikisini de kullanabilmektedir.

* Her enstrümanı kullanan kişi sayısı aynıdır.

Bu bilgilere göre aşağıdakilerden hangisi kesin olarak yanlıştır?


A
Aylin yaylı enstrümanların ikisini de çalamamaktadır.
B
Bora yaylı enstrümanların ikisini de çalabilmektedir.
C
Cüneyt üflemeli enstrümanların ikisini de çalamamaktadır.
D
Efşan üflemeli enstrümanların ikisini de çalamamaktadır.
E
Didem üflemeli enstrümanların ikisini de çalabilmektedir.

27-30. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız.

Bir üniversitenin müzik bölümünde okuyan Aylin, Bora, Cüneyt, Didem ve Efşan adlı öğrenciler yaylı enstrümanlardan keman ve çello; üflemeli enstrümanlardan yan flüt ve ney gibi müzik aletlerinin kullanabilmektedir. Öğrencilerin hangi müzik aletini kullandıkları ile ilgili kimi bilgiler şu şekildedir:

* Aylin yan flüt çalabilmekte ancak çello çalamamaktadır.

* Cüneyt yaylı enstrüman kullanmamaktadır.

* Cüneyt'in çalabildiği en az bir enstrüman vardır.

* Bora ve Didem üflemeli enstrümanların ikisini de kullanabilmektedir.

* Her enstrümanı kullanan kişi sayısı aynıdır.

Didem'in toplam üç enstrüman kullanabildiği biliniyorsa aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


A
Aylin, ney çalabilmektedir.
B
Bora, keman çalamamaktadır.
C
Cüneyt, yan flüt çalabilmektedir.
D
Efşan, keman çalabilmektedir.
E
Cüneyt, keman çalabilmektedir.